Sporcu Anne Babası Olmak
Anne babalık, bir yetişkin insanın başına gelebilecek en değerli, anlamlı ve bir o kadar da kutsal bir olgu olmakla birlikte bir sürü şeyin yeni baştan öğrenileceği zor bir süreç olarak insanlık tarihinde yerini almaktadır.
Hele sporcu anne babası olmak bu süreçleri daha da anlamlı kılmakta ve anne babalar çocukları ile birlikte yeni bir öğrenme döngüsüne ve çabasına girmektedir. Bu döngünün doğru, anlamlı ve istenilen ölçüde atlatılması ve doğru yaşanması için anne babalara veya ailelerin diğer bireylerine düşen bazı görev, sorumluluk ve bazı yaptırımlar da olacaktır.
Burada özet olarak, çocuklarını tenis ile tanıştırmak ve/veya çocuklarının tenis sporunda daha ilerilere giderek “tenisçi” sıfatını almalarını isteyen anne baba ve ailenin diğer bireylerine yol göstermek için hazırlanmış bilgiler bulunmaktadır.
Bilgiler işlenmez, içselleştirilmez ve hayata geçirilmezse bir anlamı olmayacağından burada verilen bilgilerin özümsenmesi hem anne babaların hem de sporcu ve onlara emek veren diğer profesyoneller olan antrenör ve yöneticilerin de işlerini daha da kolaylaştıracaktır.
Burada verilen bilgiler sporcuların geleceğine olduğu kadar anne babaların da gelişmelerine ışık tutmayı ve sporculuğun bir “yaşam biçimi “ olmasına katkı sağlamayı amaçlayan ama iddiadan uzak bir çalışmayı içermektedir.
Antrenman bilimi, spor psikolojisi, iletişim, sosyal psikoloji ve beslenme konularının özetlerini içeren bu çalışmanın, tenis sporu ile hangi boyutta olursa olsun ilgilenen anne babalara ve sporculara katkı sağlayacağını umut ediyoruz.
Çocuklar Niçin Spor Yapmalıdır?
Çocukların bir spor uygulamasına katılmak için birçok nedenleri olduğu ve bu nedenlerin günden güne değişiklik gösterdiği bilimsel araştırmalarla ispatlanmıştır. Bu bağlamda çocukların spor yapma nedenleri duruma, ortama, ihtiyaçlara, psikolojik ve fizyolojik durumlara göre farklılık göstermektedir.
Genelde çocuklar, eğlenmek, becerilerini arttırmak, bir gruba ait olmak, başarılı olmak, fark edilmek ve sağlıklı olmak için spor yapmaktadırlar. Araştırmalar çocukların kazanan bir takımın üyesi olmak ve kenarda oturmak yerine, kaybeden bir takımda bile oynamayı yeğlediklerini göstermektedir. Diğer bir deyişle; oynamazlarsa, oyuna bir şekilde katılmazlarsa spora ilgilerini çok çabuk yitirmektedirler.
Spor, çocuklara yeni beceriler kazanma ya da yeni işler başarma fırsatı sağlamaktadır. Çocuklar spor ortamında çok hızlı bir şekilde beceri öğrenebilmektedirler. Çocuklar kendi çabaları ile elde ettikleri verimi ve başarıyı gördükçe o spor dalından hoşlanma dereceleri de artmaktadır. Doğru bir yönlendirme ile spor çocuklara şu fırsatları sağlar:
-
Etkin ve yoğun biçimde yeni ve güçlü yaşam becerileri kazanırlar.
-
Çocukların kendilerini daha olumlu algılamalarına katkı sağlar.
-
Çocuk bir ekibin/ takımın parçası olarak onlarla bütünleşmeyi ve işbirliğini öğrenir.
-
Diğer çocuklarla ve yetişkinlerle daha uyumlu ve saygıya dayanan yaşam becerileri öğrenirler.
-
Rakiplerine ve kendisinde emekleri olan diğer bireylere saygı göstermeyi öğrenirler.
-
Kuralları ve toplumsal rolleri daha kolay benimserler.
-
Özgüven ve özsaygılarını geliştirerek yaşamdan daha fazla doyum sağlayan bir birey olarak yaşamayı öğrenirler.
-
Oyun oynayarak yaşam enerjisini daha olumlu kanallara aktararak daha üretken bir birey olmaya çalışırlar.
-
Toplumsallaşmayı ve kendini gerçekleştirmeyi spor yoluyla öğrenirler.
Çocukların Oyuna / Spora Bakışı
Genellikle çocuklar spora belli bir boyuttan bakmaya eğilimlidirler. Oyunun sonunda birçok çocuk kazanıp kazanmadıklarının farkında olmamaktadır. Aile ve antrenörler bir yarışmanın sonucu üzerinde düşünürken, çocuklar hızlı bir şekilde başka olaylara odaklanabilmektedirler. 2012 yılında USA Today / NBC nin yaptığı bir anket çalışmasına göre yaşları 10 ile 17 arasında değişen her dört çocuktan üçü, oyun boyunca sayı yapılıp yapılmadığına aldırmadıklarını söylemişlerdir. Kazanmaya her şeyden daha çok değer veren ve sadece kazanmanın abartılmasının çocuk sporlarında birçok sorunun kaynağını oluşturduğu görülmektedir.
Kazanma veya kaybetmeme arasına sıkışıp kalmak, çocukların ve gençlerin yaratıcılığını engellemekte, sporu bir eğlenme değil, bir rekabet ve hatta düşmanlık aracına dönüştürme olayı kendini göstermeye başlamaktadır. Dolayısıyla hırslı ama yarışmaktan korkan, zevk alma unsuru yok eden, haris, rakibi bir paydaş, ortak değil, bir düşman olarak gören, sadece sonuca odaklı bireyler olmalarını hızlandırmaktadır.
Bu nedenlerden dolayı çocuk ve genç sporcular sonuçtan çok sürece yani oynamaya ve zevk almaya; yapabileceklerinin ve olabileceklerinin en iyisi olmaya odaklandırılmalıdır.
Çocuklar Neden Spora Katılır?
Yapılan çalışmalar göstermiştir ki çocuklar:
-
Eğlenmek,
-
Sağlıklı olmak,
-
Arkadaşlarıyla birlikte olmak,
-
Yarışmak,
-
Gelişmek,
-
Yeni insanlar tanımak için spora başladıklarını söylemektedirler. Burada da görüldüğü gibi yaptığı spordan zevk almak çocuk ve gençler için önemli bir amaçtır.
Sporun birçok amacı vardır kuşkusuz ama çocuğun spor yapan bireyden “sporcu” bir kimliğe geçmesi zaman alan ve yıllarca azimle çalışma gerektiren bir süreçtir; bu süreci sporcu gencin dolu ve sindire sindire yaşaması gerekir. “Acele etmemek” ve sporcu gence “baskı yapmamak” sporcu bir kuşağın geleceği için önemli bir davranıştır; anne babanın yanı sıra antrenör ve çevrenin de bu konuda bilinçli ve sabırlı davranması gerekir.
Çocuklar Spordan Neden Soğurlar veya Sporu Neden Bırakırlar?
Çocukların spordan kopmalarının nedenleri olarak şunları söylemektedir:
-
Çok zaman alması; oyun ve özel hayata zaman kalmaması,
-
Antrenörlerin olumsuz tutumu ve davranışları,
-
Başka şeylerin daha eğlendirici ve cazip olması,
-
Çalışmaların sıkıcılığı ve tekdüzeliği,
-
Sıkılmalar,
-
Ailelerin kazanma baskısı,
-
Geleceğin belirsizliği ve imkânların yeterli düzeyde olmaması,
olarak belirlenmiştir. Hele bizim ülkemizde buna okul ve teniste başarılı olma baskısı girdiğinde sporcu genç tenisten soğumakta ve ara vermekte veya tamamen bırakmaktadır.
Özellikle yaklaşık 15-17 yaşa kadar deli gibi tenis oynama sevdalısı olan gençler bir süre sonra yukarıda saydığımız neden veya nedenlerden dolayı tenise ara vermekte veya kopmaktadır. Bu yaşlar önemli yaşlardır ve sporcunun sporculuğa devam etmesi ve sürekliliğin sağlanması için anne babaların çocuklarına gerekli özgürlük alanı tanıması, gerekli durumlarda uzman spor psikolog veya mentorundan yardım alması, çocuklarına kendine ait zaman yaratılmasına özen göstermeleri gerekir. Bu zamanda çocuğa tehdit, duygusal şantaj, baskı yaratmak her zaman ters tepmiştir. Bu durumlarda yapılacak şey işi baştan doğru yönetmeye çalışmak, zamanın ve
hayatın doğru düzenlenmesini sağlamaktan geçer. Eğer böyle bir sorunla karşı karşıya gelinmişse mutlaka önce çocuğu anlayın ve süreci doğal ve normal karşılayın. Bunun herkese olabileceğini söyleyin ve daha sonra mutlaka bir uzmandan randevu alarak çocuğunuzun kararlarını gözden geçirmesine yardım edin. Çocuklar kararları ne olursa olsun “anne babalarını her zaman destekçileri olarak görmek isterler. Sizler de çocuğunuza bu duyguyu verirseniz bu sorunları sporcu genç kolay aşacak ve çoğunlukla da tenise geri dönecektir. Yeter ki baskı yapmayın, zorlamayın, tehdit etmeyin ve asla utandırmayın.
Spor Yapmak ve Sporcu Olmak Ne Demektir?
Spor Bilimciler sporcu olmaya giden yolda bir takım modeller geliştirmişlerdir. Spora erken başlamanın önemi ve çocuğun anne babadan getirdiği genetik mirasın ve yetilerin / yatkınlıkların dışında uygun çevre koşullarının öneminin altını çizerler. Bunun dışında erken özelleşen ve geç özelleşen diye bir durum vardır sporda. Bazı sporlar örneğin jimnastik, buz pateni erken yaşlarda zirveye çıkılan sporlardır; antrenman sistemi ona göre planlanır. Bir de geç olgunlaşan ve özelleşen sporlar vardır ki, tenis buna örnektir; acele etmeden ve belirli yaşlarda sporcunun belirli özelliklerinin geliştirilmesine ağırlık verilir. Bundan dolayı sporcunun elit düzeye gelmesi ideal koşullarda en az on yıl süren bir olaydır. Sporcuları erken yaşta fazla çalıştırmanın anlamı yoktur; gereksiz ve sakıncalıdır. Dolayısıyla madalya veya kupa uğruna erken yaşlarda baskı altına alınan, hayatı sadece tenis olan ve sürekli başkalarıyla kıyaslanan genç sporcular ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar uzun dönemde çok sıkıntı yaşayacakları kesindir. Genç yaşta kupalar veya maçlar kazanan ama tam gelişiyor derken spordan kopan ve amaç ve hedeflerinin uzağında kalan zzlerce sporcu vardır ülkemizde. Dolayısıyla bazı sporcuların burs kazanmak veya amaç olarak devam ettirmek gibi hedefleri vardır ve tenise fazla asılmazlar. Tenis onlar için eğitim sonrası yapılacak ikinci bir uğraştır. Bazıları için ise yaşam tarzıdır ve kendilerini “tenisçi” olarak görürler. İşte bunlar hayatı tenis olan ve yaşamını tenise göre tasarlayan sporculardır. Bu sporculara her boyutta destek vermek, yetişmelerine her açıdan destek vermek, uluslararası bir isim olabilmelerine destek sağlamak gerekir.
Bir Sporcunun Yetişmesinde Anne Babanın Rolü Nasıl Olmalıdır?
Bir çocuk yetiştirmek anne babaların en önemli ve bir o kadar da kutsal görevleri arasındadır; bu o kadar da kolay değildir.
Anne babalar çocuklarını yönlendirerek zaten çocuğunun sağlıklı ve bir o kadar da başarılı olması için eyleme geçmiştir. Yapılan çalışmalar sonucu spor yapan çocukların hem eğitim hem de normal yaşamında spor yapmayan çocuklara göre daha başarılı olduğu bilimsel gerçekler arasında yer almıştır.
Sporculuk yaşamı ise gencin eğitim hayatı dışında farklı bir yaşam sorunudur ve bu sorunda da genç başarılı olmak zorundadır. Spor, genci hem spor hayatına hem de yaşamına hazırlayan önemli olgulardan birisidir. Dolayısıyla spor hayatının başarılı geçmesi için de anne babalar şunlara dikkat etmelidirler:
-
Çocuğunuzu mümkünse birden fazla sporla tanıştırın ve kendini en iyi ifade edebileceği sporu tanımasına yardımcı olun.
-
Bir tek sporla sınırlamayın; bırakın yaklaşık 11- 12 yaşına kadar farklı sporlarla tanışsın ve kendini denesin.
-
Çocuklarınızın seçimlerine saygı duyun ve daha küçükken “sen şu olacaksın, bunu gerçekleştireceksin” diye baskı altına almayın. Bırakın sadece öğrensin ve zevk alsınlar.
-
Siz ortam sağlayın, destek olun ve koruyun.
-
Kurallar koyun ama asla kuralcı olmayın.
-
Çocuğunuzun disiplin geliştirmesine destek olun.
-
Sonuç odaklı değil süreç odaklı davranın.
-
Çocuğunuzu kimsenin önünde eleştirmeyin ve kimseyle kıyaslamayın.
-
Ters psikolojisi adı altında duygusal şantaj yapmayın ve gaz vermeyin.
-
Sporcu olmanın zaman alacağını bilin, acele etmeyin ve fazla yük koymayın.
-
Çocuklarınızın çocukluklarını ve gençliklerini yaşamlarına imkân sağlayın.
-
Anne baba olarak çocuklarınızın önünde tartışmayın; tartışırsanız bile lütfen onunla ilgili olmadığını kendisine söyleyin.
-
Çocuklarınıza övgüde aşırıya kaçmayın; övgüleriniz sadece performansa veya çabaya dönük olsun; asla kimlik veya kişiliğe değil. Yani, “sen buradaki en yetenekli sporcusun, kimse eline su dökemez”, “sen herkese nal toplatırsın”, sen çok zekisin biliyorsun” gibi sözler değil, “bugünkü antrenmanda güzel iş çıkarttın aferin”, bugün olaylar karşısındaki, soğukkanlılığın bizi etkiledi”, her şeye rağmen maçı bitirmek istemen bizi gururlandırdı” vs gibi sözler söyleyebilirsiniz.
-
Sporcunuzla antrenörünün arasına girmeyin; ona özel antrenörlük falan yapmayın. Bırakın herkes işini yapsın, Siz sadece anne baba olarak kalın; çocuğunuzun yanında, arkasında, çaprazında olun ama önüne geçmeyin
-
Sorunlardan çok mutlulukları ve güzel şeyleri paylaşın.
-
Kullandığınız dil olumlu, yapıcı ve iyimser olsun; neşeniz ve umudunuzu hep koruyun ve gösterin.
Bir Şampiyon Nasıl Yetişir?
Binlerce genç spor yapar ama içlerinden çok azı şampiyonluk tecrübesi yaşar. Şampiyon olmak için yetenek başta olmak üzere, doğru çalışma, doğru kulüp ve antrenör, imkanlar, doğru beslenme, çevresel destek, doğru ve disiplinli çalışmak gerekir.
Zaman zaman anne babalar kadar birçok kişi de yeteneğin tek başına her şey olduğu yanlışına düşer. Yetenek işin en temel unsuru olmakla beraber her şey değildir. Öyle yetenekli sporcular vardır ki yeteneklerini aşırı abarttıkları için ya hayal kırıklıklarına uğramışlardır ya da kısa zaman içinde spordan disiplinsiz davranışları yüzünden kopmak zorunda kalmışlardır.
Bununla birlikte normal yetenekte olan ama disiplinli olan, öz disiplini gelişmiş, öğrenmeye açık, denemekten asla vazgeçmeyen, her yaşantıyı bir öğrenme deneyimine çeviren sporcuların uzun dönemde daha başarılı oldukları gözlemlenmiştir.
Genç sporcunun ve anne babaların bilmesi gereken şeylerden birisi de disiplinli olmanın, Öz disiplini geliştirmenin öyle sıkıcı, bezdiren, zorlayıcı bir şey olmadığı; aksine disiplinin “gerekeni yapma bilinci ve gerekliliği” olduğunu bilmeleri yeterlidir.
Gerçek bir şampiyon, yetenek, kişilik, doğru bir çevre, imkanlar, ve doğru ve bilimsel çalışmaların harmanlanmasıyla yetişir. Sporda sporcuyu zafere götüren olgu ise yetenek kadar sporcunun ortaya koyduğu tutum ve davranışlardır. Yabancılar “tutum her şeydir” derler. Olaylara; özellikle işlere doğru bir tutum gösteremeyen sporcular yetenekleri ne olursa olsun olaylar karşısında, olumlu, iyimser ve gerçekçi bir tutum gösterenler karşısında kaybederler.
Gerçek bir şampiyon zoru sevmeli, zorun üstüne gitmeli, öğrenmeyi yaşamının merkezine almalıdır. Sürekli bahane bulan, mız mız davranan, başkalarını suçlayan, hiçbir şeyden memnun olmayan, öğrenmek yerine tepki koymayı yeğleyen sporcular ve hatta anne babalar yanlış yolda olduklarını bilmelidir.
Antrenman Nedir?
Antrenman deyince, sadece sporcunun kortta yaptığı teknik çalışmalar ve bazen de kondisyon çalışmaları anlaşılır. Oysa antrenman sporcuyu “mükemmele” götüren çalışmaların bütünüdür; teknik, taktik, kondisyon ve psikolojik çalışmaların yanı sıra beslenme ve doğru ve planlı bir özel yaşamı da kapsar.
Antrenmanlarda her çalışma bir diğeri kadar önemlidir. Birisi diğerinden daha önemli veya önemsiz değildir.
Sporcunun teknik, taktik, kondisyon ve psikolojik çalışmaları gerektiği kadar yapmayı bir alışkanlık haline getirmesi gerekir. Antrenmanlardan birisi eksik olursa veya eksik yapılırsa antrenman tam anlamıyla yapılmamış, sporcu kendisini kandırmış sayılır.
Eskiden, “antrenman mükemmel yapar” denilirdi ama yeni söylem “mükemmel antrenman mükemmel yapar’a” evrilmiştir. Dolayısıyla antrenman bir bütün olarak algılanmalı ve her bir çalışma en üst düzeyde amacına göre yapılmalıdır.
Antrenmanlardan en üst düzeyde yararlanmak için:
-
Birçok sporcu antrenmana düşük enerji ve hazırlıkla başlamakta veya antrenmana düşük istekle gitmektedir. Oysa antrenman en az yarış kadar değerlidir ve önceden duygu, düşünce ve beden olarak hazırlanmak gerekir.
-
Teknik, psikolojik ve kondisyon antrenmanları eş değer görmek gerekir. Hatta bazı durumlarda sporcu teknik olarak ne kadar hazır olursa olsun eğer psikolojik olarak yarışlara hazır değilse veya doğru hazırlanmamışsa çok sorun yaşayacağı açıktır.
-
Mükemmel antrenman mükemmel yapar. Antrenmanlarda işi doğru yapmak, hazır, istekli, coşkulu olmak; kendini yüzde yüz vermek önemlidir.
-
Antrenmanlara dinlenmiş, olumlu ve iyimser bir ruh haliyle gitmek oldukça önemlidir. Antrenmanları ciddiye almak ve hakkını yüzde yüz vermek gerekir.
-
Antrenmanlarda eğlenme ihmal edilmemelidir. Çalışmalar ne kadar zorlu ve zorlayıcı olursa olsun yapılan işten zevk almak bir alışkanlıktır ve öğrenilmelidir.
-
Antrenmanlarda sporcu acı çekiyor ve canı çalışmak istemiyorsa antrenman durdurulmalı; antrenör/ mentor tarafından sporcu ile konuşulmalıdır. Anne babalar bu durumda sporcuyu iyi gözlemlemeli, eğer can sıkıcı bir durum varsa antrenmana ara verilmeli ve sporcunun sorunu çözülmeye özen gösterilmelidir. Zira sporcunun antrenmandaki gönülsüz çalışmaları faydadan çok zarar getirebilir.
-
Antrenmanlara sporcu sorunlardan uzak gelmeli veya sorunları varsa onları yeniden ele almak için ertelemeyi öğrenebilmelidir.
-
Antrenmanlar sonunda mutlaka bir antrenman izleme çetelesi tutulmalı ve gelişmeler kaydedilmelidir. ( Not: Bu konuda Turgay Biçer’in doruk performans kitabı S, 243-250 sayfaya bakılabilir)
Genç ve çocuk sporcularda kaygı ve stres ve yönetilmesi
Stres sporcunun karşı karşıya kaldığı fiziksel, zihinsel ve duygusal yük olarak kabul edilir. Azı karar ve çoğu zarardır. Önemli olan süreç içinde stresi yani sporcunun karşı karşıya kaldığı yükü – zorlayıcı unsurları- ortadan kaldırmak değil – ki imkânsızdır- zaman içinde her türlü strese – zorlanmalara- karşı sporcunun teknik, fizik ve psikolojik olarak başa çıkma becerilerini geliştirerek onu her açıdan güçlü ve dayanıklı yapmak olmalıdır.
Yine de strese yol açan bunun sonucunda genç sporcuda oluşan kaygı, endişe ve korkuları azaltmak veya başa çıkılacak hale getirebilmek için sürecin iyileştirilmesi önemlidir. Bilinmelidir ki insan, bir şeyden korktuğunda değil, bir şeyden haz aldığında gelişimi ve öğrenmesi sürekli olacaktır.
Çocuklarda ve ergen yaştaki sporcularda stres düzeyini saptamak için; çocuğun bir yarışma öncesinde nasıl hissettiği gözlenmelidir. Aileler bu gibi durumlarda çocuğun fizyolojik ve psikolojik durumundaki değişikliklerin gözlemcisi olmalıdır.
Ailelerin olumsuzluklardan çok olumlu durumların üzerinde durması ve çocuğa yarışma denen olgunun sadece bir oyun, bir süreç olduğunu vurgulaması gerekmektedir. Bu bağlamda özgüven çocuklar için önem kazanan bir durum haline gelmektedir. Bir çocuk aşağıdaki gibi davranışlar gösteriyorsa, nedeni kaygı ve endişe sonucu oluşan düşük özgüven den kaynaklanmaktadır:
-
Hiç denemeden bir işten kaçıyorsa,
-
Bir oyunu kaybetmeyi önlemek ya da kötü oynadığını gizlemek için hile yapıyor ya da yalan söylüyorsa,
-
Yetersizlik, başarısızlık ya da güçsüzlük duygularını gizlemek için denetlemeye, baskı kurmaya ya da esnek davranmamaya başlamışsa,
-
Övgü ya da eleştiriyi kabul etmede zorluk gösteriyorsa,
-
Diğer insanların düşüncelerine çok fazla ilgi gösteriyor ya da aşırı duyarlı ise
Çocukta aşırı kaygının yarattığı özgüven eksikliğinden bahsedilebilir böyle bir durumda ergenlerle deneyimi olan bir spor psikoloğunun gözetiminde çalışma yapılması gerekir.
Ebeveyniler açısından baktığımızda çocukların yaptıkları işten zevk alması, kaygı ve endişelerin azaltılması için:
-
Öğrenme yeteneklerine güvendiğinizi söyleyin, gösterin ve hissettirin.
-
Çocuğun yaş ve kapasitesi doğrultusunda bir çalışma planı yapılmasını sağlayın ve beklentilerinizde gerçekçi olun. ( aslında sadece spor yapmasını sağlayın ve hiçbir şey beklemeyin; eğer severse çocuğunuz zaten olacaktır. Aksi takdirde çocuk eğer zorlanırsa kısa bir müddet sonra sıkılmaya başlayacak belki de tenisten soğuyacaktır.)
-
Her zaman çocukların başardıklarını ön plana çıkartın başaramadıklarını değil,
-
Yersiz baskı oluşturacak durumlar yaratmayın. Başarının çok olabileceği durumlar yaratın.
-
Onlara en önemli şeyin “çaba ve denemek” olduğunu; çabalarından ve gösterdikleri başarıdan memnun olduğunuzu açık bir şekilde söyleyin.
-
Asla başarısızlık olmadığının, her şeyin bir deneme ve öğrenme süreci olduğunun altını çizin.
-
Spor haricinde yaptıkları özel şeyler için onları destekleyin.
-
Onlara sorumluluk yükleyin. Karar verme sürecine onları da katın ve onlara sorumluluk alma, kendi kararlarını verme şansı tanıyın.
-
Şimdiye kadar neleri başardıklarını hatırlatın.
-
Soru sormalarını isteyin ve sizler de sorulara yönlendirme yapmadan açık ve net yanıtlar verin.
-
Asla çocuğunuzu başka bir sporcu ile kıyas etmeyin.
-
Performans dalgalanmalarının normal olduğunu, hem ergen hem de sporcu olmanın kolay bir iş olmadığını zaten spor yaparak muhteşem bir iş yaptığını söyleyin ve bu söyleminizde samimi olun.
-
Yaptıklarınızı asla başına kakmayın.
-
Her türlü sonucu kabul edin ve performansa göre değil, çabayı ve kendi en iyisini ne kadar yaptığını öne çıkarın.
-
Mutlu ve başarılı olacak bir ekip kurun ve ortam sağlayın.
-
Antrenörü ile çocuğun arasına girmeyin ve tarafsız kalabilmeyi öğrenin.
-
Her şeyin tenis olmadığını ama önemli bir iş olduğunu yaşamda başka güzellikler de olduğunu hatırlatın ve imkân sağlayın.
-
Her durumda onları koşulsuz sevin ve DİNLEYİN…
Sporcu Hakları
Sporun amacına göre yapılması gerekir. Spor amacı dışında kullanıldığında hem kişi zarar görmekte hem de sporun değerleri alaşağı edilmektedir.
Spor bilimcileri ve düşünürleri sporun ve özellikle gençlerin spordan en yüksek faydayı sağlaması ve genç sporcuların koruma altına alınması için bir dizi sporcu hakları geliştirmişlerdir. Bunlar:
-
Her gencin spora koşulsuz katılma hakkı vardır.
-
Her genç, yeteneği ölçüsünde istediği spor ve sporları ( sporcu olmak zorunda değil) yapabilir.
-
Her genç uzman eğitmenler tarafından eğitilmelidir.
-
Özellikle çocukların bir yetişkin gibi değil, bir çocuk gibi alabildiğince özgür olarak oyun oynama hakkı vardır ve bu hak kutsaldır.
-
Her genç ve çocuk; güvenli, sağlıklı bir ortam ve çevrede spor yapmalıdır.
-
Hiçbir çocuk ve genç ortaya koyduğu performanstan dolayı suçlanamaz ve oyun hakkı elinden alınamaz.
-
Çocuklara istemediği hareketler zorla yaptırılamaz.
-
Her çocuğa başarı için fırsat eşitliği tanınmalıdır.
-
Her çocuk ve genç antrenörleri ve diğer kişiler tarafından onurlu davranılmayı koşulsuz hak eder.
-
Her çocuk ve genç spor yaparken eğlenme hakkına sahiptir.
-
Yarışların sonuçları ne olursa olsun hiçbir derece ve madalya veya kupa çocuktan daha değerli değildir.
-
Spor, çocuk ve gence daha sağlıklı bir bedene sahip olmak dışında, sağlam bir karakter kazandırmak için bir eğitim aracıdır.
-
Çocuk ve genç spor vasıtasıyla sosyalleşir ve toplumsal değerleri kazanma şansı yakalar.
Anne babaların Antrenör ve Kulüple İlişkisi Nasıl Olmalıdır?
İlk olarak herkes kendi işini yapmalıdır. Antrenör antrenör olmalı, veli, veli olmalı ve kulüp de kendi sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Sacayağı denilen bu üçlü, önce kendi aralarında doğru, anlaşır ve açık kurallar üzerinde anlaşmalıdır. Herkes bir takım olarak çalışması gerektiğinden karşılıklı saygı ve güven bu çalışmada esastır.
Çatışma olduğu durumda doğru bir iletişimle her türlü sonuç alınabilir. Önemli olan karşılıklı saygı, herkesin kendi sorumluluklarını yerine getirmesi ve açıklıktır.
Bütün paydaşlar ne yapacaklarını bildiklerini kadar ne yapmayacaklarını ve sınırlılıklarını da bilmelidir. Kimse kimsenin yetkinlik ve uzmanlık alanına müdahale etmemelidir.
Anne babalar, ancak antrenörün davranışlarında çocuğunun zarar görmesi, özgüvenini yitirmesi ve kendisini yabancı ve değersiz hissetmesi durumunda müdahale edebilir ama önce olup biteni anlamak ve gerçekçi değerlendirmek zorundadır. Aksi halde öfke ve sinirli bir şekilde tepkisel davranışlar herkese zarar verecektir.
Aile de antrenörün işine karışmamalı; çocuğuyla antrenörün arasına girmemelidir. Çocuğuna antrenörü kötülememeli, dedikodusunu yapmamalıdır. Çocukla antrenör çatışması durumunda aile, aksi gerekmedikçe tarafsız kalmaya özen göstermelidir.
Aile antrenörle işbirliği halinde çalışmalı, bazı konularda çatışma durumunda saygı çerçevesinde açık açık konuşmalı; bazı konuşmalar da antrenörle aile arasında kalmalıdır.
Önemli olan sporcu ve onun geleceğidir. Doğru ve açık, saygıya dayanan her türlü işbirliğinin gencin spor geleceğine olumlu bir katkı sağlayacağı açıktır.
ÖZETLE:
-
Bırakın çocuklarınız tenis oynamaktan zevk alsın; tenisle kişiliğini ve karakterini geliştirsin ve sorun çözme becerisi kazanarak sosyalleşsin,
-
Çocuğunuz anne babası olun antrenörü veya mentoru değil, tenis dışında başka hayatında var olduğunu hatırlayın ve öyle bir ortam sağlayın,
-
Çocuğunuzun antrenörü, mentoru ve kulübü ile arasına girmeyin, antrenörü hakkında konuşmalar yapmayın ve eleştirmeyin. Olabildiğince antrenörün yanında olun ve birlikte sorunların çözümü için çalışın.
-
Çocuğunuz kendi çantasını ve raketlerini kendisi hazırlasın; her fırsatta kendi işini kendisinin yapması hakkında yüreklendirin. Çocuğunuza vereceğiniz sorumluluk ve disiplin en önemli kazançlardan birisi olacaktır.
-
Yeteneklerden çok disiplinin; doğru tutum ve davranışların daha değerli olduğu konusunda çocuğunuza rehberlik yapın,
-
Her çocuk özeldir ve eşsizdir. Çocuğunuzun bir eşi daha yoktur ve kimse ile kıyaslamayın. Sadece sevin ama kurallar ve sınırları da koymayı ihmal etmeyin.
-
Her çocuğun gelişim evresi farklıdır.
-
Spor içecekleri, spor yiyecekleri gibi destek ürünler kullanmayın. Sağlıklı yiyeceklerden oluşan dengeli beslenmeye konusunda bir bilinç geliştirin ve özellikle çocuklarınızın abur cuburdan kaçınmasını sağlayın.
-
Her koşulda destekleyici ve cesaretlendirici olun.
-
Sporcunun antrenmanlara düzenli katılımını sağlayın. Antrenmana katılmanın ve her antrenmanın hakkını vererek çalışmasının önemli olduğunu bilmesini sağlayın.
-
Turnuva öncesi ve sonrasında ilk temasın antrenörüyle olmasına özen gösterin.
-
Turnava veya maçlarda maç öncesi ısınma ve maç sonrası soğuma çalışmaları yapılması önemlidir; bu konuda alışkanlık kazanılması o derece değerlidir. Eğer bu çalışmalar unutulmuşsa hemen sporcunun antrenörüne bildirilmelidir.
-
Tatil programlarının sporcunun turnuva programına göre yapılması her taraf için değerlidir.
-
Sporcudan size gelen her türlü şikâyet, ağrı, istek kaybı vb. gibi olumsuz durumları mutlaka antrenörü veya bizlerle zaman geçirmeden paylaşmanızı rica ederiz.
-
Her sporcu ve aile bizler için çok değerlidir ve eşit haklara sahiptir; hiçbir sporcu ve veliye göre değişiklik göstermez. Bu konuda hassasiyet gösterilmesi her taraf için önemlidir.
ATAŞEHİR TENİS AKADEMİSİ TENİSÇİ DAVRANIŞ NORMLARI
-
Tenisi aşkla oynar ve yapabileceğinin en iyisini yapmaya odaklanır,
-
Her türlü davranışının sorumluluğunu alır; öncelikle kendinden sorumludur.
-
Her gün kendisinin en iyisi olmaya çalışır; kimseyle kendini kıyaslamaz, başkalarından, hatalarından yanlışlarından öğrenir. Onun için hatalar, yanlışlar ve başarısızlıklar birer hayat öğretileridir.
-
Başarısızlıklar veya zor anlarda raketini yere atmaz, bağırmaz, çağırmaz, ona buna laf yetiştirmez aksine durumu sakinlikle kabul eder ve onları aşmaya çalışır.
-
Kendine, rakibine, tenise ve tenisin değerlerine saygılıdır. Kimseye saygısızlık etmez, rakibini küçültmeye çalışmaz ve her türlü sonucu olgunlukla kabul eder zira kendisi her türlü başarının üstünde bir değere sahiptir olduğunu bilir.
-
Önce iyi bir insan sonra iyi bir tenisçi olabilmek için hedefi vardır ve enerjisini olabileceğinin en iyisi olmaya verir.
SSS (Sık Sorulan Sorular)
-
Antrenör/ kulüp çocuğuma iyi davranmıyor ama başka çocuklara daha hoşgörülü davranıyor ne yapmalıyım?
Zaman zaman aile çocuğunun ihmal edildiğini düşünüyor olabilir ve hatta bu konuda haklı da olabilir ama hiçbir zaman bu iddia ile insanları hedef göstermemek gerekir. Yapılacak şey sorunun kaynağı kimse, onlarla suçlamadan, yargılamadan ve başkalarını örnek göstermeden sadece “biraz ihmal edildiğini şu bu sebepten dolayı düşündüğünüzü” söyleyip bu konuda yardım almak istediğinizi söylerseniz sorun daha kolay çözülebilir. tenis bireysel yapılan bir spor olduğundan bir anlamda herkes birbirinin rakibi olmasının getirdiği zorluklar yüzünden çok aile bu açmaza düşebilmektedir; süreci doğru yönetin.
-
Çocuğum maçlarda beni görmek istemiyor, ne yapayım?
Saygı duyun. Gitmeyin veya uygun bir zamanda nedenini öğrenin. Belki bu durum size çok şey anlatabilir. Genelde aşırı baskıcı veya sürekli sonuç odaklı ailelerin çocukları istedikleri gibi yarışamadıklarında kendilerini ailelerine karşı suçlu hissettikleri için sporcular ailelerini baskı unsuru olarak görebilmektedir. Bunları yapmayın.
-
Spor psikoloğu/ mentoru ile çalışmak şart mıdır? Antrenör bu işi yapamaz mı?
Artık günümüzde olmazsa olmazlar arasındadır mentorlar ve/veya spor psikologları. Belki çalışmak her şey değil ama yokluğu çok şeye neden olabilir. Antrenörler her şey olamaz olmamalıdır. Günümüz tenisi çok ilerledi, sporcuların baskıları ve yükleri çok arttı ve bunla sadece bir antrenör baş edemez. Dolayısıyla mutlaka psikolojik antrenmanların yapılması teknik antrenmanlar kadar değerlidir ve önemlidir. Bu nedenle mentor artık olmazsa olmazdır teniste.
-
Çocuğum antrenmanda süper ama maçta stresten o kadar söylememe rağmen düzgün oynayamıyor, ne yapayım?
Antrenmanın asıl amacı sporcuyu yarışa ve yarış koşullarına hazırlamaktır, sadece antrenman yaptırmak değildir. Dolayısıyla burada psikolojik antrenman becerilerin öğrenilmediği; yarışın bir eğlence, zevk ve gelişim fırsatı yerine bir kaygı unsuru olarak ele alındığını göstermektedir. Yapılacak doğru şey yarışmanın anlamının olması gereken bir düzeye getirilmesi ve sporcunun psikolojik antrenman çalışmaları ile zihinsel ve duygusal yarışma becerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca anne baba olarak da çocuğunuza “bu yarış şöyle önemli, böyle bilmem ne” gibi kaygı telkinlerinden uzak durun ve gerekmiyorsa hiç konuşmayın, jest mimik yapmayın. Bir şey ima etmeyin. Bırakın bu işi antrenörler ve diğer uzmanlar işini yapsın. Siz sadece moral verin, zevk almasını söyleyin ve her türlü sonucun çocuğunuza karşı olan sevginizi değiştirmeyeceğini söyleyin ve hissettirin; öyle davranın.
-
Çocuğum antrenmanlara gitmek istemiyor, zorluyorum, bir şeyler alacağımı söylüyorum ama gene de ayakları geri geri gidiyor, ne yapayım?
Bir sorun olduğu açık. Sorunun kaynağını bulmak önemlidir. Çocuğunuz yorgun, dinlenememiş veya korkuyor olabilir. Belki de ilgisi kalmamış veya baskılar sonucunda tenisten soğumuş olabilir. Sakin olun, çok sporcu bu durumu defalarca yaşayabilir. Bir süre sonra sorunlar ya da olay bir şekilde çözülebilir. Yapmayacağınız tek şey baskı ve zorlamadır. Ödülle motive etmeye kalkmayın işe yaramaz ve arkası gelmez. Heves içten gelmelidir. Bu durumlarda çocuğunuzun antrenörü, kulübü ve kulüp yetkilisi görüşerek yardım alabilir veya bir ergen veya spor psikoloğundan destek alarak soruna çözüm bulabilirsiniz.
Bir söz daha…
Ülkemizde anne baba olmak zaten zor ama sporcu anne babası olmak daha da zordur. Her türlü anne babalığın çok kutsal ve bir o kadar da değerlidir. Bütün anne babaları canı gönülden kutlarız. Sporcu anne babaları gönüllerimizdeki rekorların sahipleri, her türlü saygıyı ve övgüyü hak ediyorlar.
Tüm anne babaların yolları ve bahtlarının açık, şansları ve sabırlarının okyanus kadar engin olmasını dileriz. Birliktelik önemlidir; hep birlikte çocuklarımızı olabileceklerinin en iyisi olma konusunda yapabileceğimizin en iyisini yapmak temel felsefemizdir.
Saygılarımızla
Prof. Dr. Turgay Biçer 13 Şubat 2024- İstanbul